16 Haziran 2010 Çarşamba

Cooming Soon:))


Sevgili Izleyicilerim,
Ben 30 Nisan 2010 tarihi itibariyle yesillikler diyari Irlanda'dan yurda dönüş yapmış bulunmaktayim. Coook uzun suredir blogumu ihmal ettigimin farkindayim ama devam edicem:))
Sevgilerimi sunuyorum:))

14 Nisan 2010 Çarşamba

Angela'nın Külleri






Sevgili Izleyicilerim,
"Limerick" baslikli yazimda Angela'nin Kulleri adli filmin Limerick'te cekildigini hatta sadece cekilmekle kalmayip hikayenin Limerick'te gectigini soylemistim. Hatta hatirlarsaniz (hatirlayin artik bosa mi yaziyorum) filmde Limerick'in gayet sefil bir yer olarak gosterildigini benim de bu durumdan bi hayli cekince duydugumu da sizlerle paylasmistim. Bu sekilde bir giris yaptiktan sonra sanirim artik gelisme kismina gecmemin vakti gelmistir deyip Limerick'te Angela'nin Kulleri filmine ithafen hazirlanmis kucuk muzemsi yeri gormeye gittigimi belirtmek isterim. Anladigim kadariyla filmin Limerick'te gecmesi ve Limerick'i anlatiyor olmasi Limerick Halkinin baya bi hosuna gitmis. Reklamin iyisi kotusu olmaz diye dusunduler sanirim:)) Ancak onlar da Limerick'in o zamandan bu zamana bi hayli degistiini ozellikle vurgulamadan edememisler:))
Gittigim mekanda filmden goruntuler,ayni adi tasiyan kitaptan birtakim alintilarla birlikte filmde gordugumuz evin kucuk bir ornegi vardi. Filmi izleyenler bilirler baslica kahramanlar iki katli gayet izbe bir evde yasiyorlardi. O evin temsili bir ornegini gorunce tuylerim diken diken oldu. Gercekten cok etkileyiciydi. Bu arada oradaki gorevliye bu evin gercegini nerede gorebilecegimi de sordum. Ancak kendisi bana ev sahnelerinin Limerick'te uc farkli mekanda cekildigini ve cekimlerin yapildigi evlerin su anda aslinda bu sekilde olmadigi, film cekilirken gecmisteki haline benzetilmeye calisildiklarini soyledi. Bu nedenle gercek evleri ne yazik ki goremedim:( Gelisme kismini da bu sekilde atlattiktan sonra sizleri fotograflarla basbasa birakacagimi ifade ederek bu yazimi sonuclandiriyor ve huzurlarinizdan ayriliyorum.

11 Nisan 2010 Pazar

Cliffs of Moher










Irlanda'da bana doga harikasi bi yer soyle deseler cevabim Cliffs of Moher olur herhalde. Evet Cliffs of Moher'in tam karsiligi bu bence: Doga Harikasi..Ama Allah icin Irlandalilar da buraya cok guzel sahip cikmislar. Bolgenin yapisini bozmadan, dokmeden ve yipratmadan cok islevsel bir sekilde yapilandirmislar. Boylece dogal ozellikleri ve guzellikleri kaybolmamis aksine daha da kullanilabilir hale gelmis.
Clifss of Moher'in sag tarafinda kuleyi goruyoruz. Sol tarafinda ise buyuk kayaliklari. Valla ne oldugunu tam bilemiycem simdi adini boyle kayalik mayalik diyerek atiyorsam lutfen sevgili 8 adet izleyicim kusuruma bakmasin:))

Neyse ben once bi saga baktim sonra sola baktim, saga baktim tekrar sola baktim.. ne tarafa gitsem ne tarafa gitsem diye dusundum tasindim ve o kayalik olan taraf gozume daha engebeli ve macerali gorundugu icin o tarafi sectim. Basladim yurumeye, bi yandan da fotograflar cektim. Bu esnada onume bi tabela cikti. "Dur yolcu burdan ileri gitme tehlikeli" tarzinda biseyler yaziyodu. Ama o da ne?? Herkes yasagi delmis ileriye dogru gidiyordu. (Annecim burdan sonrasini lutfen okuma.)Ben de dayanamadim devam edeyim dedim. Ah demez olaydim. Bacaklarim zangir zangir titremesin mi..Nasi korktum nasi korktum anlatamam..Limerick'te John King's Castle'da nasil da korktugumu sizlerle daha onceden paylasmistim. Burdaki korkum cok daha fazla oldu haliyle..Neyse ilerledikce ilerledikce yok artik bu kadari da yeter canim deyip geri donmeye basladim. Birakmayan, devam eden pek cok kisi vardi. Ne diyelim Allah akil fikir versin hepsine:)) Korka korka geldigim yoldan korka korka geri donmek de baska bi heyecandi. Bu sefer sag tarafa kulenin oldugu kisma dogru ilerlemeye basladim. Ilgili fotograftan gorebileceginiz gibi cok guzel yollar yapmislar ve merdivenler de var. Iste yukarida islevsel derken kastettiklerimden biri buydu. Dogal yapi da zarar gormemis gordugunuz gibi. Kulenin onunde benim sansima Fransiz bi turist kafilesi vardi. Cok yardimseverlerdi rica ettim hep fotograflarimi cektiler. Burdan tesekkurlerimi sunuyorum kendilerine. Kulenin en ustune kadar ciktim. Aslinda yukseklik olarak aman aman bi yuksekligi yoktu ama oyle ucurumun kenarina yapildigini dusunecek olursak ve de hizli hizli esen ruzgari ve benim yukseklik korkumu da hesaba katarsak yine yine yeniden korktugumu tahmin etmeniz pek de zor olmasa gerek diye dusunuyorum:))
Korkmalarin, urkmelerin ve zangir zangir titremelerin yani sira manzara guzeldi, harika bi deneyimdi ona birsey diyemiyecegim tabi ki:)
Kuleden inip baslangic noktasina geri dondugumuzde, restoranlar ve hediyelik esya dukkanlarini goruyoruz..Yukarida bahsetmis oldugum islevsellik ve dogal yapiyi bozmama olayini burada da fark edebiliriz. Buradan benim haybeye konusmadigim da anlasiliyor:)) Kurdugum her cumle ve kullandigim her tabirin arkasindayim:))
Restoranin icinden de fotograf cektim cok hosuma gitti.
Cliffs of Moher Anilarim da boyle idi..Umarim begenmissinizdir.

10 Nisan 2010 Cumartesi

Doolin

Bu yazinin basligini "Doolin Sana Ilk Goruste Asik Oldum" koymak isterdim aslinda..Neden koymadigimi soracak olursaniz cevabim kisaca bilmiyorum olur ama sunu biliyorum ki ilk gordugumde beni carpan bi yer oldu Doolin. Buradan benim kadar etkilenen baska bir yabanci var midir acaba diye merak ettim bak simdi..Cunku insanlarin oyle cok da unutamayacagi ya da ballandira ballandira anlatacagi bi yer degil sanirsam..Oyle saniyorum cunkuuuu.. hic kimseden aman muhakkak git de Doolin'i gor diye bi sey duymadim. Evet ben galiba sanmalar ve varsaymalar ustune yasiyorum..Neyse konumuz bu degil ki..Neden baskalari Doolin'den benim kadar etkilenmez konumuz bu..Belki de ne cok buyuk ne de cok hareketli bi yer olmadigi icindir..Ya da tarihi havadan etkilenenler icin boyle bi havasi var ya da yok gibidir ondan da olabilir..Nesi carpti peki beni bu kadar?? Neden gorur gormez vuruldum ben bu kucuk balikci kasabasina?? Bi kere dedigim gibi oyle kucuk ki..Beni kabul eder mi bilemedim..Ama etsin cok istedim..Siginagim olsun istedim..Evet tam tabiri de bu iste kucuk bi siginak sanki Doolin..Her seyden herkesten kacmak, kafani dinlemek ve huzur bulmak icin gidip saklanabilecegin ve öcülerin gelmiycegi, gelse de seni bulamayacagi bi yer..ya da bana oyle geldi..

Bi kale vardi..Doonagore Castle'mis adi..Gorur gormez buyulendim..

Sirin, sempatik ve rengarenk kucuk kucuk dukkanlar vardi..Gorunce icim isindi..


Hemen denizin kenarinda..daha dogrusu okyanusun..Sorf yapan yapana..Denizi hircin ve isyankar ama kendi oyle sessiz sakin ki..Huzur doldum..


Tabi bi de yesili var..Olmazsa olmazi..


Sozun ozu iste..En basta da dedigim gibi Doolin Sana Asik Oldummmm:))
Sevimli bi teyze vardi. Kucuk dukkaninda el isi kupeler ve kolyeler yapiyordu..Buradan bi hatirayi uzerimde tasimak istedim sanki..Uc tane kolye begendim. Tanrimm karar vermek ne zordu!! Doolin'in kumsalindan topladigi taslarin ustune kucuk resimler yapmis..Begendiklerimin ikisi üç yaprakli yonca motifiliydi. Digerinin ustunde ise pembe bi cicek vardi. Aslinda gonlum pembe cicekliydeydi..Ama bi yandan da mantigim Irlanda'nin simgesi uc yaprakli yonca ondan al diyodu..Off ne zor seydi sanirim 15 dak. dusundum. Kolyeleri kadina verdim, o eline aldi, ben gozlerimi yumdum veee uc yaprakli yonca olanlardan birini sectim. yaa ama bunu istemiyodum!! Bu sefer elimde dondurdum evirdim cevirdim. Kadina dusunduklerimi anlattim. Ama dedim bu Irlanda'nin sembolu dedim..Kadin da aa dedi bu pembe cicek de sadece burda yetisir..oyuzden bunu yaptim..hem bu taslarin hepsini burdaki kumsaldan topladim hadi ver artik kararini dedi. Ben de uzerinde uc yaprakli yonca olanlardan birini sectim. parayi verdim. Pakete koydu. Dur dur dedim bana o pembe cicekliyi ver bunu geri al:))
Off keske yoncaliyi da o hediye edeydi ya banaaaaaa:)) Ama etmedi koftehor:)) Ben de ikisini birden mi alsam dedim..Ama vazgectim..Doolin'cim bak senin tasini ve ciegini boynumda tasiycam sekerim:)) Beni unutma anlastik mi:))Ben seni hic unutmayacagim:))
Imza: Bi Asik

6 Nisan 2010 Salı

St Patrick's Day






Irlanda demisken sanirim St Patrick's Day'den bahsetmemek olmaz:)
St Patrick's Day 17 Mart'ta tum dunyadaki Irlandalilarca kutlanilan onemli bir gun. O gun Irlanda'da resmi tatil, dolayisiyla bankalar, okullar, v.b. her yer tatil. Hatta o gunde acik bir dukkan ya da cafe bulmak bile neredeyse imkansiz. Sanirim acik olan tek yer publar:) Ogrendigime gore St Patrick, Irlanda'yi hristiyanlastiran muhterem bir kisiymis. 17 Mart da aslinda her ne kadar Irlanda halkinin Hristiyanligi kabul etmesine ithafen kutlanan bir nevi dini bir bayram olsa da zamanla bu niteliginin kaybolduğu ve ulusal bir bayram olarak kutlanmaya baslandigi goruluyor. Her daim guleryuzlu, kipir kipir ve enerji dolu olan Irlandalilar icin bu gun cok buyuk onem teskil ediyor. Bu nedenle olsa gerek 17 Mart'tan yaklasik bir ay kadar once St Patrick's Day icin hazirliklar basliyor. Her yerde yesil kostumler, uc yaprakli yoncalar, Irlanda bayraklari satilmaya baslaniyor. O gun sehrin onemli caddeleri trafige kapatiliyor ve halk yollara dokulup hazirlanan gosterileri izliyor. Kutlamalari izlemeye giden herkesin yesil giydigini ayrica belirtmeye gerek yok sanirim. Yeri gelmisken bu yesil konusuyla ilgili hemen bir animi anlatmak istiyorum. 17 Mart'tan bir onceki haftasonu markete alisverise gitmistim ve birçok kisinin kasadaki gorevliye yesil sac spreyinin neden olmadigini sorduguna tanik oldum. Kasadaki gorevli yesil sac spreyinin St. Patrick's Day nedeniyle kalmadigini soylediginde herkes homurdanmaya basladi. Bu manzara bana 17 Mart'ta yesil rengi kisilerin bir sekilde uzerlerinde nasil da istekle tasimak istediklerini gosteren en canli kanit oldu desem yalan olmaz:)
Gelelim 17 Mart gunune..yani kutlamalara..
Dedigim gibi kutlamalar nedeniyle sehrin onemli caddeleri boydan boya trafige kapatilmisti. Yollarin yanlarina barikatlar kurulmustu ve herkes heyecanla ellerinde Irlanda bayraklari bekliyordu. En heyecanli ve istekli olanlar tabi ki cocuklardi. yesil sapkalar, peruklar takanlar mi dersiniz..saclarini yesil sac spregiyle boyayanlar mi..hepsi oradaydi..leprechaunlari da atlamamak lazim tabi..:))
Ben en cok yuzlerine uc yaprakli yonca figuru yapmis olan kizlari begendim:)
Gosteriler saat 12 bucuk gibi basladi. Dikkatimi ceken baska bir onemli nokta ise herkesin cok coskulu olmasi ve gercekten de eglenmesiydi. Yasli yasli teyzeler ve amcalardan, kucucuk cocuklara kadar herkes kendini gosterilere kaptirmis bir sekilde egleniyordu..veeeeeee ben Irlanda'da bu gosterileri izledigim icin kendimi cok sansli hissediyordum:))

23 Mart 2010 Salı

Dublin Zoo-Dublin






Evet bunu yaptim. Dublin'e gittigimde hayvanat bahcesine de gittim:) Genellikle bunu birisine soyledigimde "baska gezilcek gorulcek yer yok muydu da hayvanat bahcesine gittin" gibi tepkilerle karsilasiyorum ama gittigim icin pisman degilim. Aslinda Dublin Zoo'ya gitme kararini vermem Limerick'ten Dublin'e trenle gitmeyi tercih etmemle basladi. Dublin'deki tren istasyonu Dublin Heuston'da. Burasi sehir icinde degil. Ben de hazir buraya gelmisken sehir icine gecmeden bu yakinlarda nerelere gidebilirim diye dusunurken Dublin Heuston'in Phoenix Park'ın hemen yaninda oldugunu ogrendim. Phoenix Park da Avrupa'nin evet Irlanda'nin degil Avrupa'nin en buyuk parki. Icinde Irlanda Cumhurbaskaninin evi bile var. Kocaman ve yemyesil. Cevre duzenlemesi de harika. Ama cok buyuk oldugu icin bir ucundan diger ucuna gidilmesi de yuruyerek cok zor. Ben de bu Phoenix Park'in icinde kolayda nereye gidebilirim diye dusunurken karsima Dublin Zoo cikti. 15 dakikada yuruyerek ulasmam da hayvanat bahcesine gitmeye karar vermisken bu kararimdan caymamama da neden oldu diyebilirim. Gelelim Dublin Zoo'ya..Hayvanat bahcesi, gol kenarina kurulmus.Insana huzur veren bir sessizligi var. Hic kipirtsizca duran golun muhtesem manzarasi da bu sessizlik ve huzur ortamini pekistiriyor. Buarada hayvanat bahcesinde bulunan butun hayvanlarin yasama alanlarina epeyce ozenildigi de dikkatlerden kacmiyor. Ornegin orangutanlar dogada yasiyorlar ve aramizda sadece yuksekce bir cam var. Bu gibi kucuk ayrintilarla hayvanlar sanki dogal yasamlarindan koparilmamislar gibi bir hisse kapiliyorsunuz, yani en azindan ben kapildim:)
Ayrica butun yasama alanlarinin hemen yanlarinda bulunan tabelalarda her hayvanla ilgili aciklamalar yapildigi goruluyor. Bu aciklamalari yaparken de genellikle buranin ziyaretci kitlesi olan cocuklar dusunulmus ve onlara egitici ve ogretici olmasi acisindan ilgi cekici kucuk oyunlarin yerlestirilmesine de dikkat edilmis. Bahcenin icinde yol gosterici isaretler sayesinde insan kolayca nerede oldugunu anlayip ona gore rahat rahat kaybolmadan burayi gezebiliyor. Yasasin ben hic kaybolmadim:))Dublin Zoo, Dublin'de gezilmesi gorulmesi gereken olmazsa olmaz yerlerden midir? Bu sorunun cevabi kisiden kisiye degisebilir:)

22 Mart 2010 Pazartesi

John King's Castle-Limerick







"Limerick" baslikli yazimda John King's Castle'dan bahsetmis ve burayi daha ayrintili bi sekilde baska bir yazimda anlatacagimi soylemistim. Simdi sozumu tutuyor ve anlatmaya basliyorum:)

Daha once de bahsetmis oldugum gibi Limerick'in en cok turist ceken yeri John King's Castle. Buranin Limerick'in en cok turist ceken yeri olmasinin nedenini, fotograflarda da gorebileceginiz gibi kalenin bahcesinde o donemin karakteristik ozelliklerini yansitan idam sehpasi, at arabasi, kocaman bira ficilari v.b. gibi temsili objelerin bulunmasi olarak aciklayabiliriz sanirim. Sonucta bu tip objelerin ortalama bir turistin ilgisini cekebilecek seyler oldugu yadsinamaz. Ayrica bu objeler sayesinde kalenin tarihi havasinin daha iyi hissedildigi de bir gercek. Kalenin turistlerin dikkatini neden bu kadar cok cektigini kisaca acikladiktan sonra kendi izlenimlerime geceyim. Bi kere kalenin icinde ve ust katinda serbestce gezebilebilmesine izin veriliyor. Insanin basinda rehber olmadan rahat rahat kale surlarinda dolasabilmesi ve fotograf cekebilmesi ayri bir guzellik diye dusunuyorum:)) Ancak kalenin surlarinda dolasirken yagmur yagdigini, her yerin kaygan oldugunu ve benim yuksekten fena halde korktugumu da dusunurseniz bu kucuk gezintinin en azindan benim acimdan ne kadar da macerali oldugunu tahmin edebilirsiniz. Yagan yagmur, kaygan yerler ve yukseklik korkuma ragmen gülümseyen pozlar vermeyi ihmal etmemem de benim cesaretim:))Kendimle ne kadar gurur duysam az:)Kaleden Limerick sehrini yani en azindan sehir merkezini kus bakisi izlemek de mumkun. Bu arada yeniden kalenin bahcesindeki temsili objelere donucek olursak o objelerin buyuk bir hevesle fotograflarini cekip annemlere gonderdigimi de belirtmek isterim. Ben acikcasi annemlerin cok begenecegini ve bana memnuniyetlerini ifade ediceklerini dusunmustum ama annemden "idam sehpasinda poz mu verilir!!" seklinde buyuk bir azar yedim. Halen bu tepkiyi abarti bulsam da anne yuregi iste sakasini bile kaldiramiyor hemen endiseleniyor diye dusunerek kendisini anlayisla karsilamaya calisiyorum:)) Sozu cok fazla uzatmayalim ve Limerick'e gelindiginde John King's Castle'ın kesinlikle gorulmesi gereken yerlerden birisi oldugunu belirterek yazimiza da burada bir son verelim:)

Oscar Wilde House-Dublin






İrlanda çok önemli şair ve yazarlar yetiştirmiş bir ülke. Bu şair ve yazarlar arasinda en önemlilerinden birisi de Oscar Wilde. Bu nedenle turist ofisten Dublin'de Oscar Wilde'ın evinin oldugunu ogrenince bir telas bir heyecan ilk olarak burayi gormek istedim:) Oscar Wilde House hemen sehir merkezinde ve bu kolay konumu sayesinde yer ve yön duygusu pek fazla gelişmemiş kişiler tarafından bile (misal ben)kolayca bulunabilir. Ancak ne yazik ki eve sadece dışarıdan bakabildim. Icine girmek gibi bir sans yok cunku. O nedenle kapisinin onundeki tabelanin fotografini cekmekten daha fazlasini yapamadim:( Ama bi dakika yaptim aslinda. Evin hemen karsisinda bir park vardi ve orada kalabalik bir grup sirasiyla birbirlerine poz veriyorlardi. Ne oldugunu merak edip oraya yöneldigimizde parkin icinde bir kayaya dayanmis sekilde duran Oscar Wilde heykelini gorduk. Heykel Oscar Wilde'ın kiyafetlerinden, sacına ve ayakkabilarina kadar cok gercekci duruyordu. Hatta bi an ayakkabilar ne kadar parlak ve güzel diye dusunmedim degil:))

Hemen heykelin fotografini cekip kendimde Oscar Wilde'ın yanında poz verdim. Ancak bir seyi cok utanarak itiraf etmeliyim ki herkes Oscar Wilde'ın heykelinin ustunde oldugu kayaya tirmanip heykelin yanina oturarak poz verirken ben büyük bir hevesle tirmanmaya calistigim kayadan neredeyse kayip dusme tehlikesiyle karsilasarak inmek durumunda kaldim.Cunku cizmelerimin alti cok kaygandi. Amaan niye boyle suslu cumleler kurmaya kasiyorsam!!TIRMANAMADIM ISTE KARDESIM!!olsun ama benim pozum herkesinkinden daha guzel ve yaratici oldu tirmanmak da neymis:))

Limerick





University of Limerick'e geleceğim ilk belli olduğu zaman Limerick'in nasil bir yer oldugunu cok merak etmistim. Youtube'da Limerick'le ilgili birkac tane video seyrettim ama tabi tam bir fikir sahibi olamadim. Neyse ben bir yandan Limerick'i merak ederken bir yandan da normal yasantima devam ediyordum. D&R'a gittigim bir gun dvdler arasinda Angela'nin Kulleri isimli filmi gordum. Bu filmi simdiye kadar hic izlememistim ve birden filmin İrlanda'da gectigine dair bir seyler duydugumu hatirladim. Bunu hatirlamamla birlikte dvdyi de satin almam bir oldu. Heyecanla eve gittim ve filmi izlemeye basladim. Cok ic karartici bir filmdi ve ta taaaa!!! Limerick'te geciyordu. 1930'lu yillardi sanirim ve filmde Limerick gayet izbe, fakir ve kotu bir yer olarak gosteriliyordu. Soka girdim. Iyi ama ben nereye gidiyordum!!! Film ayrica cok acikliydi hungur hungur agladigimi da belirtmeden gecemiyecegim:))
Filmi izledikten sonra Limerick'le ilgili merakim bi korkuya donustu ama internette yaptigim arastirmalar sonucu bu sefalet ve izbeligin yillaaaar oncesinde kaldigini ogrendim. Insanin icini yine de bi kusku kapliyo tabi haliyle...:))
Burada universite sehrin disinda. Simdi universiteyi anlatmaya baslamiyim o ayri bir yazinin konusu olsun:) Biz Limerick hakkındaki izlenimlerimize gelelim.
Limerick İrlanda'nın Dublin ve Cork'tan sonra 3. buyuk sehri(ymis). Bence konumu harika. Ulkenin tam ortasinda kaliyor, Dublin kuzeyinde ve trenle sadece 2 saat 15 dakika. Galway de 2 saat 45 dakika kadar Cork 2 saat 30 dakika uzaklikta. Yani İrlanda'nin gorulmesi gereken yerlerine ulasilmasi acisindan konumu gayet iyi:)
Sehrin icine gelicek olursak..
İrlanda'nin diger sehirleri gibi tipik olarak nehirlerin hemen yanina kurulmus Limerick de..En onemli caddesi yine diger sehirlerde de oldugu gibi O'Conneal Street:) Sehrin en turistik yeri John King's Castle. Bunu da ayrica anlaticam mutlaka:)
Duzenli,temiz ve sevimli bir sehir. Nehrin kenarinda martilar, kugular ve ordekleri besleyebilirsiniz..Ekmek atin delirmis gibi gelip ekmeklere saldiriyorlar. Yani lafin kisasi Angela'nin Kullerinde izleyip korktugum gibi bir sehirle karsilasmadim burda...
Ama bir yandan da insan dusunmeden edemiyor bu adamlar 70 yilda ne kadar ilerlemis ve toparlanmislar diyorsun...Ne diyelim tebrik edelim..bravo dogrusu

İrlanda'da Bisiklet ve Golf




Buraya gelip evime tasindiktan sonra yaptigim ilk sey bir bisiklet almak oldu. Gözlemledigim kadariyla İrlanda'da hemen herkesin ya arabasi var ya da bisikleti..Dolayisiyla ulasim icin ya kendi arabalarini ya da bisikletlerini kullanıyorlar ya da yurumeyi tercih ediyolar. Bu nedenle toplu tasima yeterince gelismemis. Hele de baskent Dublin'den baska bir sehirde yasiyorsaniz sehir icinde bi yerden bir yere gitmek icin uzun sureler otobus beklemek durumunda kalabilirsiniz. Otobus duraklari da birbirine uzak. Bu durum da aslinda bir kisir dongu yaratiyor. Herkes ulasimda kendi arabasini/bisikletini kullanıyor diye otobusler seyrek olarak calisiyor ya da otobusler seyrek olarak calistigi icin herkes araba ya da bisikletlerini kullanmaya yoneliyor. Aslinda cocukluklarindan beri bisiklet binmeye alisik olan İrlandalilar icin bu durum bi sorun teskil etmiyor. Zaten mis gibi de bisiklet yollari var yani en yogun caddede bile ezilme tehlikesi gecirmeden rahat rahat bisikletinize binebilirsiniz. Gittiginiz yerde de ki burasi sehrin ici olur, disi olur, universitenin kampusu olur bisikletinizi park etmek icin ozel yerler de bulabilirsiniz..Ayrica her evin bahcesinde genellikle bisikletleri yagmurdan korumak icin kucuk kulubeler de yapilmis. Özetle bisiklet yolu, park alanlari ve kulubelerle bisikleti gunluk hayatta kullanmak eziyet degil gayet isleri kolaylastiran bir şey. Ama gelin de bunu bisiklete en son 12-13 yasinda binen bana sorun:((
Hevesle aldigim ve bi dolu para bayildigim bisikletim benim icin tam bir dus kirikligi oldu:(( Yokus yukari gidemiyorum pat diye yoruluyorum, nefes nefese kaliyorum, dusuyorum, bisikleti surekli bi yerlere geciriyorum..Yani olmuyo yapamiyorum yapamiyorum..Yine de caba gosterdim ama yigidi oldur hakkini ver demisler sonucta..(bunu nasi ingilizceye ceviririz acaba:)
Neyse bir gun yine bisikletle yokus yukari zorlana zorlana pedal ceviren ben, her zamanki gibi uflayip puflarken bir golf sahasinin yanindan gectigimi farkettim..Suanda baslikta gecen golf kismina olayi bagliycagim:)
İrlanda'da golf cok yaygin. Bunda uygun arazinin olmasi da önemli bir faktör sanirim.Bizde zengin sporu olarak bilinse de burada herkes golf oynayabiliyor, cunku zaten herkesin gelir duzeyi yuksek. Neyse ben bu sekilde bisikletin tepesinde yorulmusken golf icin tasarlanmis o arabalardan gordum birden..ve bi an dusundum evet evet bana bu arabalardan versinlerdi..ben bu kucucuk arabayla ordan oraya gitseydim..oylee hayaller kurdum..boylece pedal ceviren benim bacaklar degil de benzin yakan kucuk arabacik calisiverirdi ben de hic yorulmaz idim..boyle bi hayale daldim ve uyandim tabi hemen..:))

İrlanda'ya Yolculuk



2009 yılı Eylul ayinda Istanbul'dan Dublin'e gitmek oradan da Limerick'e geçmek için ayrılırken İrlanda'da beni nelerin beklediğine dair sabirsiz bir merak içindeydim. Beni 6 ay gibi uzun sayılabilecek bir süre misafir edicek olan bu güzel ülke hakkında elimden geldiğince arastirma yapmis ve kendimce yararli olabilecek pek çok şey öğrenmiştim. Iklimi nasildir? Nesi meshurdur? Ne yenir ne icilir? vesaire vesaire.. Yine de öğrendiklerim bana yetmemisti diye hatirliyorum. Sanki her sey belirsizdi ve belirsizlikler bende feci bir başdönmesi şeklinde bir korku yaratiyordu. Çok güzel olduğunu duymuştum..Çok yeşildi..Çok yağmurluydu..Öyleydi veya böyleydi..İrlanda'ya gideceğimi duyan herkesten önceden gitmiş olsun veya olmasın İrlanda ile ilgili muhakkak güzel bir yorum duyuyordum..Iste o zaman fark ettim meğer Turkiye'de Irlanda'yı görmek isteyen ne çok kişi varmış..ve hepsinin aklinda hep güzelliklerle yer etmiş İrlanda..Yeşiliyle, temizliğiyle, parlak ekonomisiyle, her seyi ve her seyiyle..Burada uzatmalarla birlikte son bir bucuk ayımın içinde olduğum ve az biraz da hüzünlendiğim şu günlerde İrlanda ile ilgili gördüklerimi ve bildiklerimi anlatarak herkeslerle paylaşmak istedim.

Haydi o zaman en başa dönelim...

Bu küçük, güzel ve yeşil ülkeye 1 Eylül 2009 tarihinde uçağımın Dublin'e inmesiyle varmış oldum:) Ucaktan iner inmez valizlerimi de aldiktan sonra koştura koştura havaalanindan kalkan ve beni Limerick'e götürecek olan otobüse bindim. Dublin'de ilk ve tek gördüğüm yer havaalani oldu diyebilirim. Otobüs hareket ettiğinde Dublin'in icinden gectik mi geçmedik mi, nerelerden gittik hiç bilmiyorum. Oyle saskin, korkak ve aglaktim ki hatirlamiyorum. Aglamayi kesip etrafima baktigimda ise ucsuz bucaksiz uzanan yeşilliği gördüm...ve o anda daha güçlü bir şekilde idrak ettim...evet ben İrlanda'daydim...

Hoş bulduk İrlanda...Yolculuğun sonunda söylemem gerekenler var... beni kabul ettiğin, çok iyi ağirladığın ve bu güzellikleri yaşamama izin verdiğin için çok teşekkur ederim...Sana minnettarim...